Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), bireyin dikkatini odaklamasını, sürdürmesini ve kontrol etmesini zorlaştıran bir durumdur, bu da öğrenme, işlevsellik ve yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkilere sahip olabilir. Zeka ile DEHB arasındaki ilişki karmaşıktır ve genellikle bireyden bireye değişir. Bazı araştırmalar, DEHB olan bireylerin genel olarak daha düşük IQ puanlarına sahip olabileceğini göstermiştir; ancak, bu ilişki net değildir ve zeka ile DEHB arasındaki ilişkinin neden-sonuç ilişkisini belirlemek zordur. Gen aktarımı da bu ilişkide önemli bir rol oynar. Özellikle, DEHB'nin genetik yatkınlıkla ilişkili olduğu ve aile geçmişinde DEHB olan bireylerin aynı durumu çocuklarına aktarabileceği gözlemlenmektedir.
Ayrıca, bazı genlerin hem DEHB hem de zeka üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Örneğin, dopamin taşıyıcı genlerin DEHB riskini artırabileceği ve aynı zamanda zeka ile ilişkilendirilebileceği düşünülmektedir. Bununla birlikte, zeka da genetik miras yoluyla aktarılabilir. Çeşitli çalışmalar, zeka özelliklerinin aileler arasında benzerlik gösterdiğini ve genetik faktörlerin zeka düzeyinde belirleyici bir rol oynadığını öne sürmektedir. Ancak, çevresel faktörler de DEHB'nin ortaya çıkışında ve şiddetinde önemli rol oynar. Dolayısıyla, DEHB'nin ve zekanın karmaşık etkileşimini tam olarak anlamak için genetik, nörolojik ve çevresel faktörlerin tümünün bir arada değerlendirilmesi gerekmektedir. DEHB olan çocukların yaşadığı zorlukların sorumlusu sadece genetik faktörler değildir; aynı zamanda anne ve babanın davranışları ve söylemleri de önemli bir rol oynar.
Çocuklar, ebeveynlerinden aldıkları tepkilerle duygusal ve davranışsal olarak etkilenebilirler. Örneğin, ebeveynlerin çocuklarını sabırsızlıkla ya da eleştiriyle karşılaması, çocuğun dikkat eksikliği sorununu daha da kötüleştirebilir ve özsaygılarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, DEHB olan çocuklar sıklıkla kardeşleri ya da arkadaşlarıyla kıyaslanır, bu da onların kendilerini değersiz hissetmelerine yol açabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin DEHB olan çocuklarına karşı anlayışlı, sabırlı ve destekleyici olmaları önemlidir. Aile içi iletişim ve ilişkilerin olumlu bir ortamda geliştirilmesi, çocuğun DEHB ile başa çıkmasına ve kendine güveninin artmasına yardımcı olabilir. Bu noktada, ebeveynlerin çocuklarının güçlü yönlerini vurgulayarak ve onları kendi hızlarında destekleyerek olumlu bir etki sağlayabilecekleri unutulmamalıdır. "DEHB'li çocuklar, birçok engelle mücadele ederek güçlü ve sevgi dolu bir şekilde büyüyorlar. Onların yanında olmak ve desteklemek, onların hayatlarında önemli bir fark yaratabilir. DEHB'li çocukların sosyal ve okul hayatı, genellikle tipik yaşıtlarından farklı bir deneyim olabilir. Sınıf içinde dikkatlerini toplamakta güçlük çekerler, sürekli hareket halinde olabilirler ve dürtüsellikleri nedeniyle kontrol sorunu yaşayabilirler. Bu durum, arkadaşlarıyla uyumlu ilişkiler kurmalarını ve öğrenme süreçlerinde istikrarlı bir ilerleme kaydetmelerini engelleyebilir.
Okulda, DEHB'li çocuklar sıklıkla öğretmenlerin dikkatini dağıtabilir veya kuralları ihlal edebilirler, bu da onların sınıf içinde uyum sağlamalarını zorlaştırabilir. Ayrıca, ödevleri zamanında tamamlamakta ve sınavlarda başarılı olmakta da zorlanabilirler. Bu durum, özgüvenlerini olumsuz etkileyebilir ve okulda başarısızlık duygularına neden olabilir. DEHB'li çocuklar için oyun, hem keyifli bir aktivite hem de sosyal becerilerini geliştirebilecekleri bir platform olabilir. Ancak, DEHB belirtileri nedeniyle oyun süreçleri bazı zorluklarla karşılaşabilir. Örneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite nedeniyle oyun kurallarını takip etmekte zorlanabilirler, diğer çocukları dinlemekte güçlük çekebilirler ve sıklıkla oyun sırasında sıra beklemekte veya paylaşmakta zorlanabilirler. Bu durum, DEHB'li çocukların oyun gruplarında uyum sağlamasını zorlaştırabilir ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorunlara neden olabilir. Diğer çocuklar, DEHB'li çocuğun davranışlarını anlamakta zorlanabilir veya onların hareketliliklerini rahatsız edici bulabilirler. Ancak, uygun destek ve rehberlikle DEHB'li çocuklar da oyun süreçlerinden keyif alabilir ve sosyal becerilerini geliştirebilirler. Öğretmenler ve ebeveynler, oyun sırasında çocuklarına rehberlik ederek kurallara uyum konusunda yardımcı olabilir ve onların duygusal ihtiyaçlarını anlayarak destekleyebilirler. Ayrıca, DEHB'li çocukların yeteneklerini ve ilgi alanlarını desteklemek, onların oyunlara daha aktif katılımlarını sağlayabilir ve özgüvenlerini artırabilir. Sosyal açıdan, DEHB'li çocuklar arkadaşlarıyla etkileşimde zorluk çekebilirler. Hiperaktivite ve dürtüsellikleri nedeniyle diğer çocuklarla uyum sağlamakta güçlük çekebilir ve arkadaşlık ilişkilerinde sorunlar yaşayabilirler. Ayrıca, dikkatlerini toplamakta güçlük çektikleri için grup etkinliklerinde veya oyunlarda geri planda kalabilirler.
Bu zorluklarla başa çıkmak için, DEHB'li çocuklara destek ve anlayış sunmak önemlidir. Öğretmenlerin ve ailelerin sabırlı ve destekleyici bir tutum sergilemesi, çocuğun özgüvenini artırabilir ve başarılı bir şekilde uyum sağlamasına yardımcı olabilir. Ayrıca, özel eğitim programları ve bireyselleştirilmiş öğrenme yaklaşımları, çocuğun öğrenme ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilir ve başarı şansını artırabilir. “Unutmayın, her adım bir ilerlemedir ve her zorluk, bir fırsatı beraberinde getirir."
Mentör Emine Özçelik